akşamları

listen to the pronunciation of akşamları
التركية - الإنجليزية
evenings

He spends his evenings in front of his laptop. - O akşamlarını dizüstü bilgisayarının önünde geçirir.

On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill. - Cuma akşamları, deniz aşırı ülkelerde eşleriyle birlikte çalışan bir grubumuz Chuck's Bar and Grill'de buluşurlar.

in the evening, evenings
in the evenings
akşam
evening

We arrived here at six yesterday evening. - Buraya dün akşam altıda geldik.

My water broke on the evening of the predicted birth date. - Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..

akşam
dark

It was terribly cold and nearly dark on the last evening of the year, and the snow was falling fast. - Son derece soğuktu ve yılın son akşamında neredeyse karanlıktı ve kar hızlı düşüyordu.

Tom ate dinner in the dark. - Tom karanlıkta akşam yemeği yedi.

akşam
night

On Friday night, three men came into Mr White's hotel and asked for rooms. - Cuma akşamı, üç adam Bay White'ın oteline geldi ve üç oda istedi.

He worked from morning till night. - O, sabahtan akşama kadar çalıştı.

akşam
p.m

The show will be on the air at 7 p.m. - Gösteri akşam saat yedide yayında olacak.

Tom gets home after 10:00 p.m. every day except Sunday. - Tom Pazar hariç her gün akşam 10:00' dan sonra eve gelir.

akşam
sunset
Akşam
in evening
akşam
{i} eve

My water broke on the evening of the predicted birth date. - Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..

Good evening, how are you? - İyi akşamlar, nasılsın?

akşam
vespertine
akşam
dew fall
akşam
last night, yesterday evening
akşam
time from 12: 00 noon to midnight
akşam
evening; in the evening
akşam
eventide
akşam
of evening

We're going to visit the Sun. But in the cool of evening! - Biz güneşe gideceğiz, ama akşam serinliğinde gideceğiz!

akşam
the sunset hour, the time of the first evening prayer
akşam
tonight, this evening
akşam
in the evening

In the morning I usually drink coffee, in the evening I drink tea. - Genellikle sabah kahve, akşam çay içerim.

In the evening, I go to bed at ten. - Akşam, onda yatmaya giderim.

akşam
evenfall
akşam
sundown
التركية - التركية
Akşam vakti
Her akşam: "Akşamları ikişer üçer kadeh içer, karşılıklı iç dökerdik."- N. Cumalı
Her akşam
Akşam
(Osmanlı Dönemi) AŞİ
Akşam
abend
Akşam
(Osmanlı Dönemi) MÜSY
Akşam
abıngı
akşam
Akşam ezanı
akşam
bakınız: akşam namazı
akşam
Gündüzün son ve gecenin ilk saatleri: "Kendisini ilk defa yakından akşam sofrasında gördüm."- F. R. Atay
akşam
Akşam vakti kılınan namaz
akşam
Akşam namazı
akşam
Gece: "Şimdi, gelelim dün akşam bahsi geçen yüzük hikâyesine..."- Y. K. Karaosmanoğlu
akşam
Gündüzün son ve gecenin ilk saatleri
akşam
Gece

Mary'e bu gece yemek hazırlaması için izin vereceğiz. - Mary'nin bu akşam bizim için akşam yemeği hazırlamasına izin vereceğiz.

akşam
(Osmanlı Dönemi) mağrib
akşamları
المفضلات