Tom uzun süre çin dominosu oynamadı.
- Tom hasn't played mahjong in ages.
Eski arkadaşlarımdan biri uzun süredir ilk defa beni ziyaret etti.
- An old friend of mine dropped in on me for the first time in ages.
Uzun zamandır o espriyi duymadım.
- I haven't heard that joke in ages.
Seni son gördüğümden beri uzun zaman oldu.
- It's been ages since I saw you last.
25 ve 54 yaşları arasındaki erkekler ve kadınlar en stresli yaşamlara sahiptir.
- Men and women between the ages of 25 and 54 have the most stressful lives.
İki çocuğun yaşları toplandığında babalarınkine eşit oluyordu.
- The ages of the two children put together was equivalent to that of their father.