Onun söyleyebileceği şey hakkında endişeli değilim.
- I ain't worried about what he might say.
O eskisi gibi değil, biliyorsun.
- It ain't like before, you know.
Bir metre tam bir yardaya eşit değildir.
- A meter is not quite equivalent to a yard.
O, babasına eşit değil.
- He is not equal to his father.
Ben eşcinsel değilim, ama benim erkek arkadaşım eşcinsel.
- I am not gay, but my boyfriend is.
Fakir bir köylüden başka bir şey değilim.
- I am nothing but a poor peasant.
I know it's an ugly looking antenna, but you know what they say: If it ain't broke, don't fix it.
... If you ain't rich, they're going no where ...
... ain't an understanding that ...