There are four people in my family.
- Ailemde dört kişi var.
I am surprised that your family has a Japanese car.
- Ailenizin bir Japon arabasına sahip olduğuna şaşırdım.
Tom's expensive tastes put a strain on the family's finances.
- Tom'un pahalı zevkleri ailenin mali durumuna bir yük oluyordu.
What's your favorite oldies song?
- Favori aile şarkın nedir?
I'm going to go to the United Kingdom to see my parents.
- Ailemi görmek için Birleşik Krallık'a gidiyorum.
My parents taught me to be a kind person.
- Ailem bana nazik bir insan olmayı öğretti.
Tom and Mary kept their relationship hidden from their parents.
- Tom ve Mary ilişkilerini ailelerinden gizli tuttular.
Sami had a good relationship with his family.
- Sami'nin, ailesiyle iyi bir ilişkisi vardı.
Everyone has domestic troubles from time to time.
- Herkesin zaman zaman ailevi sorunları olur.
Tom was an expert in domestic abuse.
- Tom aile içi istismar konusunda uzmandı.