agreeing in quantity, size, quality, degree, value, etc

listen to the pronunciation of agreeing in quantity, size, quality, degree, value, etc
الإنجليزية - التركية

تعريف agreeing in quantity, size, quality, degree, value, etc في الإنجليزية التركية القاموس.

equal
{s} eşit

Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir. - Everyone has the right of equal access to public service in his country.

Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır. - An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.

equal
denk
equal
aynı düzeyde olmak
equal
eşittir

İki pint bir litreye eşittir. - Two pints are equal to a quart.

Bir artı iki üçe eşittir. - One plus two is equal to three.

equal
yenişememek
equal
akran
equal
{f} eşit ol

Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın. - You have to share the cake equally.

Kazanmak için ister Lions'ları ister Tiger'ları seç, sonucu şansa bağlıdır. Çünkü her iki takım eşit olarak güçlüdür. - Whether you pick the Lions or Tigers to win, the result will be a toss-up because both teams are equally strong.

equal
-e eşit olmak
equal
{f} yetişmek
equal
{s} aynı

Tom aynı derecede suçludur. - Tom is equally guilty.

Üniversite öğrencilerinin sıkı çalışmaları gerekir, ama aynı derecede onların aktif bir sosyal yaşam için de zaman ayırmaları gerekir. - College students should study hard, but equally they should also make time for an active social life.

equal
{s} dengeli
equal
{s} başabaş
equal
{f} bir olmak
equal
{i} emsal
equal
aynı miktarda
equal
Şehirler aynı büyüklü
equal
yeterli/eşit
equal
{s} yeterli

O, görev için yeterli değildir. - He is not equal to the task.

equal
{s} hayır demez
الإنجليزية - الإنجليزية
equal
agreeing in quantity, size, quality, degree, value, etc
المفضلات