Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
- A long time ago, there was a bridge here.
O, Paris'e iki yıl önce gitti.
- He went to Paris two years ago.
Ben bir süre önce bu şarkıyı dinledim.
- I have heard of this song some time ago.
Onu bir süre önce buldum.
- I found it some time ago.
Uzun süre önce o filmi izledim.
- I have seen that film long ago.
Tom bunu uzun süre önce yapmalıydı.
- Tom should've done that long ago.
Yıllar önce golf oynamaya başladım.
- I began playing golf years ago.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Ben, o filmi uzun zaman önce izledim.
- I have seen that film long ago.
Onu uzun zaman önce yapmalıydı.
- He should have done that long ago.
in days ago/in days agone.
gone long ago.
There was a Roman fort here long ago.
... Remember that billions of years ago iron from exploding stars ...
... By 50,000 years ago, glaciers begin to advance down from the North Pole. ...