Çok asabi ve her zaman huzursuz.
- She is very nervous and is always ill at ease.
Hiç de asabi değilim.
- I'm not nervous at all.
Çok sinirli olmak zorunda değilsin.
- You don't have to be so nervous.
Tom çok sinirli gibi görünüyor.
- Tom looks like a nervous wreck.
O bu konuda gergin olabilir.
- He is nervous about it.
Tanık duruşmada konuştuğu sırada gergin görünmüyordu.
- The witness did not seem nervous when he spoke at the trial.
Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz.
- A nervous person will not be fit for this job.
Pasaportumu bulamadığımda çok sinirlendim.
- I became very nervous when I couldn't locate my passport.
Tom gerçekten utangaç ve ürkekti.
- Tom was really shy and nervous.
Tom'un ürkekliği fark edilebiliyordu.
- Tom's nervousness was noticeable.
Tom biraz sinirli ve endişeli görünüyor.
- Tom looks somewhat nervous and apprehensive.
Yeni çocuğun sinirsel bir kekemeliği vardı.
- The new boy had a nervous stammer.
Tom asabiyetini saklamaya çalıştı.
- Tom tried to hide his nervousness.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
Tom sinirli ve heyecanlı.
- Tom is nervous and excited.