against, in contrast to

listen to the pronunciation of against, in contrast to
الإنجليزية - التركية

تعريف against, in contrast to في الإنجليزية التركية القاموس.

counter
{i} tezgâh

Tom tezgaha gitti ve her ikimiz için bir içki aldı. - Tom went to the counter and bought us both a drink.

Tom bir dizüstü bilgisayarda yazı yazarken tezgahta oturdu. - Tom sat at the counter, typing on a notebook computer.

counter
sayaç

Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü. - In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.

in contrast to
in aksine
counter
(Ayakkabı) Fort. Ayakkabıda arka kısmının dik durması ve formunu muhafaza etmesi için saya ile astar arasına konan sertleştirici takviyeye
counter
{s} karşı, mukabil. z
counter
(Tıp) kunter
in contrast to
rağmen
in contrast to
-e karşın
in contrast to
tersine
in contrast to
aksine

Birçok söylentinin aksine, ben her şeyi bilmiyorum. - In contrast to many rumours, I don't know everything.

Sadece çekirdekte olan DNA'nın aksine, RNA da sitoplazmada bulunur. - In contrast to DNA, which only occurs in the nucleus, RNA is also found in the cytoplasm.

counter
{f} karşı gel
counter
fiş
counter
karşılık vermek
counter
karşısında olmak
counter
{s} ters, zıt, aksi
counter
tersine

Tokmağı saat yönünün tersine çevirin. - Turn the knob counterclockwise.

counter
ters

Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor. - Your idea runs counter to our policy.

O tamamen ters etkili olurdu. - That would be counterproductive.

counter
(zarf) ters, karşı, aykırı
counter
(Mukavele) tezgah; sayaç
counter
{i} karşıt şey
counter
{s} (to) -e karşı, -in tersine
counter
{f} kontra yumruk atmak
counter
zıt gitmek
counter
karşılıklı vuruş
in contrast to
-in aksine
الإنجليزية - الإنجليزية
{e} versus
counter
in contrast to
in contradistinction to
against, in contrast to
المفضلات