Tom tezgaha gitti ve her ikimiz için bir içki aldı.
- Tom went to the counter and bought us both a drink.
Tom bir dizüstü bilgisayarda yazı yazarken tezgahta oturdu.
- Tom sat at the counter, typing on a notebook computer.
Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü.
- In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.
Birçok söylentinin aksine, ben her şeyi bilmiyorum.
- In contrast to many rumours, I don't know everything.
Sadece çekirdekte olan DNA'nın aksine, RNA da sitoplazmada bulunur.
- In contrast to DNA, which only occurs in the nucleus, RNA is also found in the cytoplasm.
Tokmağı saat yönünün tersine çevirin.
- Turn the knob counterclockwise.
Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor.
- Your idea runs counter to our policy.
O tamamen ters etkili olurdu.
- That would be counterproductive.