against, especially with force or violence

listen to the pronunciation of against, especially with force or violence
الإنجليزية - التركية

تعريف against, especially with force or violence في الإنجليزية التركية القاموس.

into
içine

Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir. - The massacre in Norway and the recent rebellion and the booty in England, are dreadful in consideration of the circumstances that the world drifted into.

Yumurtaları kaynar suyun içine koyun. - Put the eggs into the boiling water.

into
içine doğru

Tom suyun içine doğru yürüdü. - Tom waded into the water.

o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu. - The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.

into
biçimine
into
(Bilgisayar) yeni iletileri
into
in içine
into
şekline
into
-a
into
-da
into
-e meraklı
into
hasta

Onun uzun hastalığı onu borçlandırdı. - His long sickness ran him into debt.

Onun hastalığına dikkat etmelisin. - You should take her illness into consideration.

into
-e
into
edat içine
into
{e} içine; içeri; -e, -ye
into
{e} ye
into
be into ile meşgul olmak
into
{e} haline

Böcek bir pupa halinden ergen haline dönmüştür. - The insect grew out of a pupa into an imago.

Onu bir devlet sorunu haline getirdik. - We turned it into a state problem.

into
{e} içeriye

Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi. - Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.

into
meraklısı olmak
into
dahiline
الإنجليزية - الإنجليزية
into

I wasn't careful, and walked into a wall.

against, especially with force or violence
المفضلات