affedersiniz

listen to the pronunciation of affedersiniz
التركية - الإنجليزية
Excuse me
Excuse me a moment
excuse me, I'm sorry, sorry, I beg your pardon
i'm sorry

I'm sorry, could you say that again? - Affedersiniz, onu tekrar söyler misiniz?

I'm sorry, but I didn't catch what you said. - Affedersiniz fakat söylediğinizi anlamadım.

excuse

Excuse me, but I feel sick. - Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.

Excuse me. Can you direct me to the nearest subway station? - Affedersiniz. Beni en yakın tramvay istasyonuna doğru yönlendirebilir misiniz?

sorry

I'm sorry, but I didn't catch what you said. - Affedersiniz fakat söylediğinizi anlamadım.

Sorry, I didn't hear. - Affedersiniz, duymadım.

I beg your pardon
Pardon me

Pardon me, I came in because I thought the room was free. - Affedersiniz, boş olduğunu düşündüğüm için odaya girdim.

Pardon me, madam, I'm ashamed to be crying like this in front of you, but I can't hold my tears. - Affedersiniz hanımefendi, önünüzde böyle ağlıyor olmaktan utandım ama gözyaşlarıma hakim olamıyorum.

feel sorry
afedersiniz
sorry

Sorry. I didn't mean to bother you. - Afedersiniz. Sizi rahatsız etmek istememiştim.

afedersiniz
pardon me

Pardon me, do you speak English? - Afedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?

Pardon me, I didn't know you were still there. - Afedersiniz, hala orada olduğunuzu bilmiyordum.

afedersiniz
I am sorry
affet
let off
afedersiniz
excuse me

Excuse me, but I'm looking for the post office. - Afedersiniz, ama postaneyi arıyorum

Excuse me, who is this woman? - Afedersiniz, bu kadın kim?

affet
condone

I certainly don't condone that. - Kesinlikle onu affetmem.

affet
absolve
affet
forgive

Please forgive me for opening your letter by mistake. - Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.

Please forgive me for telling a lie. - Yalan söylediğim için beni affet,lütfen.

affet
forgave

Tom forgave Mary for losing all his money. - Tom bütün parasını kaybettiği için Mary'yi affetti.

You forgave me, didn't you? - Beni affettin, değil mi?

affet
{f} forgiving
affet
{f} excuse

The teacher excused me for being late for class. - Öğretmen derse geç kaldığım için beni affetti.

Excuse us for a second. - Biran için bizi affet.

affet
remit
afedersiniz
I beg your pardon
afedersiniz
excuse me!

Excuse me, is this seat taken? - Afedersiniz, bu sandalye dolu mu?

Excuse me, who is this woman? - Afedersiniz, bu kadın kim?

affet
forgiven

I have forgiven her already. - Ben onu zaten affettim.

She has forgiven him for everything. - O, her şey için onu affetti.

affet
absolved
affet
letoff
affedersiniz
المفضلات