On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Bana başka bir kamera göster.
- Show me another camera.
Onu bir daha deneyeceğiz.
- We're going to give it another try.
Tom onu bir daha denemeye karar verdi.
- Tom decided to give it another try.
Bu tamamıyla farklı bir konu.
- That's a horse of another colour.
Bu, farklı bir çift ayakkabı.
- This is an another pair of shoes.
Otobüsler art arda ayrıldı.
- The buses left one after another.
Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok.
- For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.
Bu odayı sevmiyorum. Başka bir tane alabilir miyim?
- I don't like this room. May I have another one?
Bu gömleği sevmiyorum. Bana başka bir tane göster.
- I don't like this shirt. Show me another.
O, birayı bitirdi ve bir tane daha ısmarladı.
- He finished the beer and ordered another.
Size bir tane daha alabilir miyim?
- Can I get you another one?
Sen kendi suçlarını hatırladığında, başka birininkini unutursun.
- When you remember your own crimes, you forget another's.
Tom bir şey söyleyen fakat başka birini yapan insan türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who says one thing but does another.
Ünlü yazar bir başka en çok satan kitabı oluşturdu.
- The famous author created another best-selling book.
Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
- When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.
Başkası konuşuyorken sözünü kesme.
- Do not interrupt when another is speaking.
Bir ağaç ölürse yerinde bir başkası yetişir.
- If a tree dies, plant another in its place.
Söz vermek bir şeydir, ve diğeri yerine getirmektir.
- It is one thing to promise, and another to perform.
Her ev diğerine yakındır.
- Each house is near another.
Fadıl asla başka birisine zarar veremez.
- Fadil can never hurt another person.