adatkã¶zlãµ

listen to the pronunciation of adatkã¶zlãµ
الإنجليزية - التركية

تعريف adatkã¶zlãµ في الإنجليزية التركية القاموس.

informant
{i} muhbir

Polis bir muhbirden bir ipucu aldı. - The police got a tip from an informant.

Sami, Leyla'nın bir polis muhbiri olduğunu düşündü. - Sami thought Layla was a police informant.

informant
malumat veren kimse
informant
haber/bilgi veren kimse
informant
{i} haber kaynağı
informant
(Askeri) MUHBİR: Bilerek veya bilmeyerek bir ajan, gizli örgüt veya polise bilgi sağlayan şahıs
informant
bilgi veren kimse,haber veren
informant
{i} ihbarcı
informant
{i} bilgi veren kimse
informant
{i} ispiyoncu

İspiyoncu hakkında herhangi bir bilgi ifşa edemem. - I cannot disclose any information about the informant.

الإنجليزية - الإنجليزية
informant