I have no idea what that guy is thinking.
- Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.
Why were you picking up guys?
- Niçin adamları topluyorsunuz?
Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
- Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
The young men said that they would do it despite all of the difficulties.
- Genç adamlar tüm zorluklara rağmen bunu yapacaklarını söylediler.
The man shot three birds with a gun.
- Adam bir silahla üç kuşu vurdu.
The old man opened the car window and aimed his gun at the bird.
- Yaşlı adam araba penceresini açtı ve silahıyla kuşa nişan aldı.
Jackson was a rough man.
- Jackson, kaba bir adamdı.
I know a guy who knows a guy who knows Tom Jackson.
- Tom Jackson'ı tanıyan bir adamı tanıyan bir adam tanıyorum.
The guys are sleeping like dogs.
- Adamlar köpekler gibi uyuyorlar.
The dog growled at the strange man.
- Köpek yabancı adama hırladı.
Felicja is married to a handsome man called Lazarz.
- Felicja, Łazarz adında yakışıklı bir adamla evli.
The man took the boy by the hand.
- Adam çocuğu elinden tuttu.
No one wanted to insult these men.
- Hiç kimse bu adamlara hakaret etmek istemedi.
Dima slept with 25 men in one night and then killed them.
- Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü.
Tom is a likeable person.
- Tom sempatik bir adam.
The old person died in their room.
- Yaşlı adam odasında öldü.
He is a very decent fellow.
- O, çok hoşgörülü bir adamdır.
For all his faults, he is a good fellow.
- Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.
Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
He described the man as a model gentleman.
- Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
You're a gentleman and a scholar.
- Sen bir beyefendi ve bir bilim adamısın.
The old man was hard of hearing.
- Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
The policeman spoke to a man on the street.
- Polis bir adamla sokakta konuştu.
The young man helped the old lady load the groceries into her car.
- Genç adam yaşlı kadının yiyeceklerini arabasına yüklemesine yardımcı oldu.
The two men competed for Lady Mary's heart.
- İki adam Lady Mary'nin kalbi için yarıştı.
He described the man as a model gentleman.
- Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
You're a gentleman and a scholar.
- Sen bir beyefendi ve bir bilim adamısın.
Is she a woman with a beard or a man with a woman's body?
- O sakallı bir kadın mı yoksa kadın vücutlu bir adam mı?
It was almost the perfect crime: we arrived at the scene, opened the trunk, killed the man and cleaned up the prints, but we forgot to hide the body.
- Neredeyse kusursuz cinayetti: Biz, olay yerine geldik, bagajı açtık, adamı öldürdük ve izleri temizledik, ama biz cesedi gizlemeyi unuttuk.
The man returned from his vacation full of beans.
- Adam tatilinden çok enerjik döndü.
Tom said he was mugged by three men.
- Tom, üç adam tarafından gasp edildiğini söyledi.
Say Goddess, what ensu’d when Raphael, / The affable Arch-Angel, had forewarn'd / Adam by dire example to beware / Apostasie,.
Second Adam from above,Reinstate us in thy love.
What splendid names for boys there are! / There's Carol like a rolling car, / And Martin like a flying bird, / And Adam like the Lord's First Word,.
Havva, Adem'e bilgi elmasını verdi.
- Eve gave Adam the apple of knowledge.
Adem'in yasak meyveyi neden yedi?
- Why did Adam eat the forbidden fruit?