He intends to devote his life to curing the sick in India.
- O, hayatını Hindistan'daki hastaları tedavi etmeye adamak istiyor.
I want to devote my life to education.
- Hayatımı eğitime adamak istiyorum.
I'd like to dedicate this song to Tom.
- Bu şarkıyı Tom'a adamak istiyorum.
You have to dedicate yourself to the task.
- Kendini göreve adamak zorundasın.
Japan is an island country.
- Japonya bir ada ülkesidir.
A massive earthquake of magnitude 8.8 hit the Japanese islands today.
- 8.8 büyüklüğündeki büyük deprem bugün Japon adalarını vurdu.
Hard work and dedication will bring you success.
- Sıkı çalışma ve kendini adama sana başarıyı getirecektir.
He dedicated himself to research.
- O kendini araştırmaya adadı.
He dedicated his life to peace.
- O, hayatını barışa adadı.
The Island of Taiwan's surface area is thirty-six thousand square kilometers.
- Tayvan adasının yüz ölçümü 36.000 kilometre kare.
The islet protrudes above the water.
- Adacık su üstünde çıkıntı yapıyor.
The islet resembled a tortoise from afar.
- Adacık uzaktan bir kaplumbağaya benziyordu.
He dedicated himself to biology studies for almost ten years.
- On yıldır kendini biyoloji çalışmalarına adadı.
He dedicated his life to helping the poor.
- O, hayatını fakir insanlara yardım etmeye adadı.
Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
- Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
She devoted herself to the volunteer activity.
- O, gönüllü faaliyetine kendini adamış.
After retirement, Teresa devoted herself to caring for orphans.
- Emekli olduktan sonra, Teresa kendini yetimlerin bakımı için adamış.
He devoted himself to the study of chemistry.
- O kendini kimya çalışmasına adadı.
The islet resembled a tortoise from afar.
- Adacık uzaktan bir kaplumbağaya benziyordu.
The islet stands out above the water.
- Adacık su üstüne çıkıyor.