act of spending money, disbursement, expenditure

listen to the pronunciation of act of spending money, disbursement, expenditure
الإنجليزية - التركية

تعريف act of spending money, disbursement, expenditure في الإنجليزية التركية القاموس.

spending
{i} harcama

Biz burada iş giderlerini kısmak zorundayız. Sen hiç harcamaya başlamadan önce ne kadar kazandığına bakmayı duymadın mı? - We have to cut business expenses here. Haven't you ever heard of looking at how much you're getting before you start spending?

Biz durgunluk döneminde harcamayı azalttık. - We reduced our spending during the recession.

spending
(isim) harcama
spending
{f} harca

Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor. - My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price.

Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz. - You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.

spending
sarf etme
spending
harcayarak

O bu kitabı onun üzerinde sadece iki hafta harcayarak çok kısa zamanda yazdı. - He wrote this book in a very short time, spending just two weeks working on it.

spending
keçi inadı yaparcasına
الإنجليزية - الإنجليزية
{i} spending
act of spending money, disbursement, expenditure
المفضلات