Çocuk gibi davranmaktan vazgeç.
- Quit acting like a child.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
Küresel ısınmanın insan eylemlerinin sonucu olduğunu düşünüyor musunuz?
- Do you believe global warming is the result of human actions?
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
Hemen hareket etmek zorunda kaldım.
- I had to act at once.
Çabuk hareket etmek zorunda kaldım.
- I had to act quickly.
Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
- Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
- Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
Derhal hareket etmen zorunludur.
- It is imperative for you to act at once.
Japonya'da yaşayan insanlar Japon ülkesi anayasasına göre hareket etmelidir.
- The people who live in Japan must act according to the Japanese country constitution.
O cesur görünüyor fakat o sadece bir davranış.
- He appears brave, but it's just an act.
Onun davranışları beni rahatsız ediyor.
- Her actions disturb me.
İşe git, çocuklarını okula gönder. Modayı takip et, normal hareket et, kaldırımda yürü, televizyon izle. Yaşlılığın için para biriktir. Kanunlara uy. Benimle birlikte tekrarla: Ben özgürüm.
- Go to work, send your kids to school. Follow fashion, act normal, walk on the pavements, watch TV. Save for your old age. Obey the law. Repeat with me: I am free.
Newton'un üçüncü hareket kanununa göre her eylemin eşit ve zıt tepkisi vardır.
- According to Newton's Third Law of Motion Every action has an equal and opposite reaction.
Aslında, bunu bilmem gerekir. Bir dakika bekle, hatırlamama izin ver, Kesinlikle! Radyum elementinin atom numarası 88'dir
- Actually, I should know it. Wait a minute, let me remember. Exactly! The atomic number of radium is 88.
Onlardan biri bir aktör, birini öldürme numarası yapacak.
- One of them is an actor, who is going to pretend to murder someone.
Aslında ameliyatı kim yaptı?
- Who actually performed the surgery?
O, bu gece Nelson rolü oynayacak.
- He is acting like Nelson tonight.
Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.
- I am sure you will take an active role in your new position.
Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
- The actor was on the stage for most of the play.
Ben onun büyük bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum.
- I don't think he's a great actor.
Filmde oynamak ister misin?
- Do you want to act in a movie?
Henüz bir ev yapmak için aslında karar vermedim.
- I haven't actually decided to build a house yet.
Aslında onu yapmak istemiyordun, değil mi?
- You didn't actually want to do that, did you?
Bu oyunun üç perdesi vardır.
- This play has three acts.
Aktör perdenin arkasından çıktı.
- The actor came out from behind the curtain.
Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
- The actor was on the stage for most of the play.
Bu belge aslında Tom tarafından yazıldı.
- This document was actually written by Tom.
İlaç çabuk etki eder mi?
- Does the medicine act quickly?
Favori yaz etkinliğin nedir?
- What's your favorite summer activity?
Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
- The actress fell backward over the stage.
Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.
- Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms.
Daha akıllıca hareket etmelisin.
- You must act more wisely.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Ve böylelikle bugünlük işleri bitirdik.
- And with that we finish the activities for today.
Tom çok konuşan ve az iş yapan biridir.
- Tom is all talk and no action.
Fadıl harekete geçmek zorunda olduğuna karar verdi.
- Fadil decided he had to act.
Sami hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorundaydı.
- Sami had to act to save his life.
Which act did you prefer? The soloist or the band?.
He's been acting Shakespearean leads since he was twelve.
This group acts on the circle, so it can't be left-orderable!.
He acted the angry parent, but was secretly amused.
I started acting at the age of eleven in my local theatre.
The pivotal moment in the play was in the first scene of the second act.
He was caught in the act.
Gravitational force acts on heavy bodies.
He acted unconcerned so the others wouldn't worry.
If you don't act soon, you will be in trouble.
... days before he called the attack in Benghazi an act of terror. ...
... OBAMA: Can you say that a little louder, Candy? CROWLEY: He ' he did call it an act of terror. ...