Geç karar vermesiyle ünlüdür.
- He has a reputation for taking a long time to make a decision.
Tom şehrin civarında çok kötü bir üne sahiptir.
- Tom has a very bad reputation around town.
Kaybedecek bir şöhretin yoksa,özgür bir şekilde yaşarsın.
- You live freely if you haven't a reputation to lose.
Kaza onun şöhretinde bir leke bıraktı.
- The incident left a spot on his reputation.
At eighteen she was working for her dad, repping on the road - On sekiz yaşında, babasının yanında satış temsilcisi olarak çalışıyordu.