acillik

listen to the pronunciation of acillik
التركية - الإنجليزية
instancy
urgency
state of being urgent
immediacy
acil
immediate

McKinley demanded an immediate ceasefire in Cuba. - McKinley Küba'da acil bir ateşkes istedi.

People called for an immediate invasion of Cuba. - İnsanlar Küba'nın acil işgali için çağrıda bulundu.

acil
urgent

An urgent telegram brought her hurrying back to Tokyo. - Acil bir telgraf onu Tokyo'ya aceleyle geri getirdi.

Tom received an urgent message to call his wife. - Tom karısını araması için acil bir mesaj aldı.

Acil
emergency

What number should I call in case of an emergency? - Acil durumda hangi numarayı aramalıyım?

In case of an emergency, push this button. - Acil bir durumda, bu düğmeye basın.

acil
pressing

We have some pressing problems to solve. - Çözecek bazı acil sorunlarımız var.

We have something pressing to discuss. - Tartışacak acil bir şeyimiz var.

acil
{s} instant

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access. - Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

acil
insistent
acil
burning
acil
exigency
acil
urgency
acil
direful
acil
dire
acil
(Askeri) pan
acil
demanding attention
acil
importunate
acil
exigent
acil
casualty department
acil
swift, quick
acil
urgent, immediate, pressing, burning
acil
crying
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف acillik في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

acil
American Council of Independent Laboratories
التركية - التركية

تعريف acillik في التركية التركية القاموس.

ACİL
(Osmanlı Dönemi) Ahiret
ACİL
(Osmanlı Dönemi) Sonraya bırakılmış. Bir vâdeye bağlı
Acil
evgin
Acil
ivedi
acil
Hemen yapılması gereken, ivedi, ivedili, evgin, müstacel
acil
İvedi, ivedili
ÂCİL
(Osmanlı Dönemi) Çabuk
ÂCİL
(Osmanlı Dönemi) Aceleci
ÂCİL
(Osmanlı Dönemi) Fık: Dünya
ÂCİL
(Osmanlı Dönemi) Derhal. Peşin
ÂCİL
(Osmanlı Dönemi) Acele eden. Hemen
acillik
المفضلات