O cinayetle suçlanıyor.
- He is accused of murder.
O, beni bir yalancı olmakla suçladı.
- He accused me of being a liar.
Sami, Leyla'yı asla bir suçla itham etmedi.
- Sami never accused Layla of a crime.
Yakınlarını kayırmakla itham ediliyor.
- She was accused for nepotism.
Onu parayı çalmakla suçlamamalıydım.
- I shouldn't have accused him of stealing the money.
Sanık, hakkındaki iki suçlamadan beraat etti.
- The accused was acquitted on two of the charges.
Neither can they prove the things whereof they now accuse me.
We are accused of having persuaded Austria and Sardinia to lay down their arms.