تعريف accounts في الإنجليزية التركية القاموس.
- hesaplar
Ev hesaplarını eşim tutar.
- My wife keeps the household accounts.
Tom banka hesaplarını boşaltıp ortadan kayboldu.
- Tom cleaned out his bank accounts and disappeared.
- hesap
Hesaplar denetlenmektedir.
- The accounts have been audited.
2008'den beri bir sürü Facebook ve Twitter hesapları açtım. Şimdi altı Facebook hesabım ve on beş Twitter hesabım var.
- I've opened many Facebook and Twitter accounts since 2008. I now have six Facebook accounts and fifteen Twitter accounts.
- hesapları
- account
- hesap
Bir hesap açmak istiyorum.
- I'd like to open an account.
İşte benim hesap numaram.
- Here's my account number.
- accounts payable
- (Ticaret) ödeme hesapları
- accounts payable
- (Ticaret) borçlu hesaplar
- accounts payable
- (Ticaret) ödeme hesabı
- accounts payable
- (Ticaret) muhasebede borçlu hesaplar
- accounts payable
- (Ticaret) ticari borçlar
- accounts receivable
- (Ticaret) borçlular hesabı
- accounts receivable
- (Ticaret) alıcılar
- accounts receivable
- (Ticaret) alacaklı hesaplar
- accounts payable
- ödenecek hesaplar
- accounts payable
- (Finans) ödemeler
- accounts payable account
- hesapları ödenecek hesap
- accounts receivable
- Alacaklar hesabı, alacak hesabı
- accounts receivable
- Alıcaklılar hesabı
- accounts receivable area
- alacaklar alan
- accounts receivable turnover
- hesapları ciro alacak
- accounts chart
- (Ticaret) hesap planı
- accounts code
- (Ticaret) hesap numarası
- accounts commission
- (Ticaret) hesapları inceleme kurulu
- accounts in debit
- (Ticaret) borç hesapları
- accounts manager
- Hesap Yöneticisi
- accounts payable
- borç hesabı
- accounts payable
- tic. alacaklılar hesabı
- accounts receivable
- tic. borçlular hesabı
- accounts receivable
- alacak hesabı
- accounts receivable ledger
- (Ticaret) alacaklar defteri
- accounts to be offset
- (Ticaret) mahsup edilecek hesaplar
- accounts used
- (Bilgisayar) kullanılan hesaplar
- according to all accounts
- tüm anlattıklarına göre
- according to all accounts
- tüm anlattıklarına göre: He was drunk, according to all accounts. Tüm anlattıklarına göre sarhoştu
- uniform chart of accounts
- Tekdüzen hesap planı
- account
- {i} hesaba katma
Biz onun gençliğini hesaba katmalıyız.
- We must take his youth into account.
Sen sağlık durumunu hesaba katmalısın.
- You must take his state of health into account.
- account
- söylenti
- account
- açıklamak
O, nasıl kaçtığını açıklamak durumunda kaldı.
- He gave an account of how he had escaped.
- by all accounts
- herkesin dediğine göre
- by all accounts
- söylentiye göre
- by all accounts
- denilene göre
- account
- {i} açıklama
Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.
- All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.
Özenle açıklamasını yaptı.
- She's accounted diligent.
- account
- {i} hesap verme
Hesap verme mecburiyeti yoktu.
- There was no accountability.
- account
- (Mukavele) hesap (vermek)
- account
- rapor
Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.
- The new accounting procedures require us to fill out different forms for reporting expenses.
- account
- hikaye
Sami'nin hikayesi Leyla'nın açıklamasına uyuyor.
- Sami's story fit Layla's account.
- account
- yakalamak (av)
- account
- (Ticaret) mevduat
- account
- itibar
- account
- hesap görme
- account
- kıymet
- account
- ehemmiyet
- create accounts
- (Bilgisayar) hesap oluştur
- financial accounts
- (Ticaret) bilanço
- household accounts
- ev idaresi muhasebesi
- household accounts
- ev ekonomi muhasebesi
- income accounts
- (Ticaret) gelir hesapları
- pending accounts
- (Ticaret) askıda kalan hesaplar
- receivable accounts
- (Ticaret) alacaklar
- settle accounts
- ödeşmek
- settle accounts mutually
- hesaplaşmak
- settle accounts with
- kozunu paylaşmak
- uniform chart of accounts
- (Sigorta,Ticaret) tek düzen hesap planı
- account
- {i} önem
Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.
- It's important to take cultural relativism into account before judging another culture.
Böyle bir şey hiç önemli değil.
- Such a thing is of no account.
- account
- tanım
Kaza tanımın sürücününkine uyuyor.
- Your account of the accident corresponds with the driver's.
- account
- avantaj
- account
- pusula
- account
- kâr
Erkek kardeşimin bir Twitter hesabı var.
- My brother has a Twitter account.
Bizim tren yoğun kar nedeniyle ertelendi.
- Our train was delayed on account of the heavy snow.
- account
- değer
İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.
- In judging his work, we must take his lack of experience into account.
- account
- hesap,v.hesap ver: n.hesap
- account
- {f} hesap ver
Hesap verme mecburiyeti yoktu.
- There was no accountability.
Kötü davranışınla ilgili ne hesap verebilirsin?
- What account can you give of your misbehavior?
- account
- hesaplaşma
- budgetary accounts
- bütçe hesapları
- chamber of accounts
- sayıştay
- chart of accounts
- hesap şeması
- chart of accounts
- hesap cetveli
- falsification of accounts
- hesapların tahrifi
- off-balance sheet accounts
- nazım hesapları
- square accounts with
- fit olmak (ödeşmek)
- system of accounts
- muhasebe jüyesi
- Google Accounts Help
- Google hesapları yardımı
- account
- hesabı
- charter of accounts
- hesap şeması
- checking accounts
- kontrol hesapları
- collateral accounts
- karşılık hesapları
- convertible accounts
- konvertibl mevduat
- current accounts multiplier
- cari hesaplar çarpanı
- deactivate accounts
- devre dışı hesaplar
- do the accounts
- Hesapları tutmak
- expense accounts
- gider hesapları
- external accounts
- dış hesaplar
- financial accounts
- mali hesapları
- key accounts
- anahtar hesapları
- on accounts
- hesaplarda
- on all accounts
- tüm hesaplarda
- quick at accounts
- hesaplarındaki hızlı
- real accounts
- reel hesaplar
- remittance accounts
- römiz hesabı
- settled accounts
- yerleşik hesaplar
- social accounts
- toplumsal hesaplar
- travel accounts
- seyahat hesapları
- uncollectible accounts provision
- tahsili mümkün hesapları hüküm
- user accounts
- kullanıcı hesapları
bkz: user account.
- account
- {f} saymak
- account
- {f} gözüyle bakmak
- account
- yakalamak rapor
- account
- itibar etmek account for hesap vermek
- account
- sebebini belirtmek
- account
- {i} sebep
CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu.
- Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths.
- account
- {i} röportaj; (birinin) anlattığı
- account
- sebebini izah etmek
- account
- {i} banka hesabı
Tom'un Cayman Adaları bir banka hesabı var.
- Tom has a bank account in the Cayman Islands.
Onun bir İsviçre banka hesabında gizlenmiş çok fazla parası olduğu söyleniyor.
- It's rumored that he has a lot of money stashed away in a Swiss bank account.
- account
- (Askeri) Hesap, pusula, tarif
- account
- değer/hesap
- account
- {f} for -i anlatmak, -i açıklamak, -i izah etmek
- account
- açıklamasın
CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu.
- Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths.
Özenle açıklamasını yaptı.
- She's accounted diligent.
- account
- {f} avlamak
- account
- {f} açıklamasını yapmak
- account
- {i} göz önünde tutma
Onun gençliğini göz önünde tutmalıyız.
- We should take his youth into account.
- account
- kullanıcı adı, bir ağa girebilmek için gerekli kullanıcı bilgisi
- account
- {i} yarar
- accounts payable
- alacaklılar hesabı
- adoption of accounts
- (Ticaret) onaylanması
- adoption of accounts
- (Ticaret) hesapların kontrolü
- assets accounts
- (Ticaret) aktif kıymetler
- based on individual accounts
- (Sigorta,Ticaret) bireysel hesaplara dayalı
- blocked accounts
- bloke hesaplar
- branch accounts
- (Ticaret) şube hesapları
- cast up accounts
- hesabını yapmak
- classification of accounts
- (Ticaret) hesap tasnifi
- corporate chart of accounts
- (Ticaret) şirket hesap planı
- cost accounts
- (Askeri) MALİYET HESAPLARI: Muamelatı kontrol ve işletme sonuçlarını analize etmek maksadıyla masrafların tespit edilmiş bir hesap şemasına uygun olarak tasnifi ve toplanması için yapılan hesaplar
- early accounts to 1600
- 1600'e kadar olan beyanlar
- equity accounts
- (Askeri) mülkiyet hesapları
- equity accounts
- (Askeri) tasarruf hesapları
- equity accounts
- (Askeri) (OWNERSHIP) TASARRUF HESAPLARI, MÜLKİYET HESAPLARI: Bir kuvvet komutanlığının malı olup bir başka kuvvet tarafından depolanan, dağıtılan ve hesabı tutulan malzeme stokları
- expense accounts
- (Ticaret) gider vergileri
- functional accounts
- (Ticaret) fonksiyonel hesaplar
- go over the accounts
- (Ticaret) hesapları gözden geçirmek
- instalment accounts
- (Ticaret) taksit hesapları
- invisible current accounts
- (Ticaret) görünmez cari işlemler
- juggle the accounts
- hesaplarda oynama yapmak
- keep the accounts
- hesap tutmak, defter tutmak
- liability accounts
- (Ticaret) pasif hesaplar
- liability accounts
- (Ticaret) satıcı hesapları
- money accounts
- (Askeri) PARA HESAPLARI: Maliye ve muhasebe subayı tarafından belirli devrelerde verilen hesap özeti ve bu hesapların dayandığı dokümanlar
- notes on the accounts
- (Ticaret) mali tablo dipnotları
- operating accounts
- (Avrupa Birliği) işletme hesapları, faaliyet hesabı
- ownership accounts
- (Askeri) tasarruf hesapları
- ownership accounts
- (Askeri) mülkiyet hesapları
- quarter trade accounts
- (Ticaret) üç aylık ticaret hesapları
- quarterly trade accounts
- (Ticaret) üç aylık ticaret hesapları
- reciprocal accounts
- (Ticaret) karşılıklı hesaplar
- render accounts
- (müşterilere) hesap ekstresi göndermek
- security accounts manager
- Güvenlik Hesapları Yöneticisi
- settle accounts
- hesaplaşmak
- settle accounts with
- hıncını almak
- settle accounts with
- hesaplaşmak
- settling accounts with
- hesaplaşma
- square accounts
- (with) k.dili. hesaplaşmak, kozlarını paylaşmak; kuyruk acısını çıkarmak
- square accounts with
- hıncını almak
- square accounts with
- hesaplaşmak
- subsidiary accounts
- (Ticaret) tali hesaplar