Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.
- I'm proud of Tom's accomplishments.
Bu önemsiz bir başarı değil.
- This is no trivial accomplishment.
Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
- Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.
Tom yapmak için başladığı her şeyi başarabildi.
- Tom was able to accomplish everything he'd set out to do.
Sanırım Tom yapmak istediği bir şeyi başarabilirdi.
- I think Tom could accomplish just about anything he decides to do.
Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.
- I'm proud of Tom's accomplishments.
O başladığı şeyi sonuçlandırır.
- He accomplishes whatever he sets out to do.
Fred başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.
- Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish.
İyiyi başarmak için kötülük yapmak gerekli değil.
- It's not necessary to do evil in order to accomplish good.
Ben, ne pahasına olursa olsun onu başaracağım.
- I will accomplish it at all costs.
Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
- Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.
These qualities . . . go to accomplish a perfect woman. - Charles Cowden Clarke.
This that is written must yet be accomplished in me - Luke 22:37.
He had accomplished half a league or more. - William H. Prescott.
... of my accomplishments as a musician. ...