acı çekme

listen to the pronunciation of acı çekme
التركية - الإنجليزية
agony
suffering

My suffering is due to life’s miseries. - Acı çekme hayatın sefaletinden kaynaklanıyor.

I can't stand him suffering so much. - Onun bu kadar acı çekmesine dayanamıyorum.

acı çekmek
suffer

You don't need to suffer in silence. - Sessizce acı çekmek zorunda değilsiniz.

She suffers from constant neuralgia. - O, sürekli nevraljiden acı çekmektedir.

acı çekmek
sorrow
acı çekmek
in pain

Nobody wants to be in pain. - Kimse acı çekmek istemez.

acı çekmek
feel sorrow
acı çekmek
suffer agony
acı çekmek
to be in pain

Nobody wants to be in pain. - Kimse acı çekmek istemez.

acı çekmek
grieve
acı çekmek
feel distress
acı çekmek
feel pain
acı çekmek
pain

Nobody wants to be in pain. - Kimse acı çekmek istemez.

acı çek
feel pain

Do you think that plants feel pain? - Bitkilerin acı çektiğini mi düşünüyorsun?

acı çek
{f} suffering

He is suffering from a headache. - O, baş ağrısından acı çekiyor.

To some life is pleasure, to others suffering. - Bazılarına göre hayat zevktir, diğerlerine göre acı çekmektir.

acı çek
{f} sorrow
acı çek
{f} pain

Tom sensed that Mary was in pain. - Tom Mary'nin acı çektiğini hissetti.

The injury caused the athlete great pain. - Yara atletin büyük acı çekmesine sebep oldu.

acı çekmek
languish in
acı çekmek
languish
acı çekmek
wallow
acı çekmek
Suffer, be in pain, lament, be pinched, sting
acı çekmek
to suffer
acı çekmek
to suffer, to grieve, to be in pain
acı çekmek
be pinched
acı çekmek
be in pain

Nobody wants to be in pain. - Kimse acı çekmek istemez.

acı çekmek
lament
acı çekmek
sting
acı çekme
المفضلات