Ich habe meine Hochschule vor zwei Jahren abgeschloßen.
Pencereleri kapatmak zorundayım.
- I have to close the windows.
Sadece gözlerini kapatmak zorundasın.
- You have only to close your eyes.
Tom, o günkü olaylar hakkında yazdıktan sonra günlüğü kapattı.
- Tom closed his diary after writing about that day's events.
Sizden sonra kapıyı kapatın.
- Close the door after you.
Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.
- It was very stuffy in that room with all the windows closed.
Bazı demir yolları kapanmak zorunda kaldı.
- Some railroads had to close down.
Saatler içinde, diğer bankaların çoğu kapanmak zorundaydı.
- Within hours, many of the other banks had to close.
Seçim sonuçları son derece yakın.
- The election results were extremely close.
There is nothinge so close, that shall not be openned, and nothinge so hyd that shall not be knowen.
Jim was listening to headphones with his eyes closed.