Onlar onu kayıp kabul ettiler.
- They gave him up for lost.
Sana kayıp yüzüğünü bulacağım.
- I will find you your lost ring.
O, kaybolmuş ve rahatsız hissetti.
- He felt lost and uncomfortable.
Tom kaybolmuş görünüyordu.
- Tom seemed to be lost.
Aslında ne kadar para kaybedildi?
- How much money was actually lost?
Seçimin kaybedildiğine inanmadı.
- He did not believe the election was lost.
Tom biraz dalgın görünüyor.
- Tom looks a little lost.
Tom kaybolmuş ve şaşırmış gibi görünüyor.
- Tom looks lost and confused.
Deep beneath the ocean, the Titanic was lost to the world.