Düzenleme kaldırıldı ama sonra yeniden yürürlüğe kondu.
- The regulation was abolished, but then it was reenacted.
Mary piyangoyu kazandı ama sonra biletini kaybetti.
- Mary won the lottery, but then she lost her ticket.
köye ulaşıncaya dek beraber yuruduler fakat sonra yolları ayrıldı
- They walked along the road together until they reached the village, but then their paths diverged.
Tom kız arkadaşının adını koluna dövme yaptırdı fakat sonra o onu terk etti.
- Tom got his girlfriend's name tattooed on his arm, but then she left him.
O tek kelime Fransızca söyleyemez ama üstelik bir yerli gibi İngilizce konuşur.
- He can't say one word of French, but then again he speaks English like a native.