Onları terk etmiyorum.
- I'm not abandoning them.
Tom, onu terkettiği için babasını affetmek istiyor.
- Tom wants to forgive his father for abandoning him.
Sizi hiç terketmeyeceğiz.
- We won't ever abandon you.
Tom asla çocuklarını terketmez.
- Tom would never abandon his children.
Planı terk etmek zorundayız.
- We have to abandon the plan.
Araçlarını karda terk etmek zorunda kaldılar.
- They had to abandon their vehicles in the snow.
Tüm projeden vazgeçmekten başka seçenek yoktu.
- There was no other choice but to abandon the entire project.
Planımızdan vazgeçmek zorunda kaldık.
- We were obliged to abandon our plan.
participial adjective An abandoning husband can be a precursor to bankruptcy.
Being all this time abandoned from your bed.
Many baby girls have been abandoned on the streets of Beijing everyday.
Hope was overthrown, yet could not be abandoned.