a wound resulting from biting by an animal or a person

listen to the pronunciation of a wound resulting from biting by an animal or a person
الإنجليزية - التركية

تعريف a wound resulting from biting by an animal or a person في الإنجليزية التركية القاموس.

bite
ısırmak

Gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kaldım. - I had to bite my lip to prevent myself from laughing.

bite
{i} lokma

Tom sadece üç ya da dört lokma yedi sonra yemeği tükürdü. - Tom ate only three or four bites then spit out the food.

Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz. - It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat?

bite
{i} ısırık

Mayuko benim elmamdan bir ısırık aldı. - Mayuko took a bite of my apple.

Onun tadının nasıl olacağı hakkında meraklıydı, bu yüzden küçük bir ısırık aldı. - He was curious about how it would taste, so he took a small bite.

bite
{i} dişleme
bite
{i} acılık
bite
(Tıp) bite
bite
acı

Tetanoz aşısı köpek ısırmasından daha çok acıttı. - The tetanus shot hurt more than the dog bite.

Tom acıya göğüs germek zorunda kaldı. - Tom had to bite the bullet.

bite
ısırılarak kopartılan parça
bite
{f} ısır

Havlayan köpek ısırmaz. - Dogs that bark don't bite.

Havlayan köpek ısırmaz. - Barking dogs seldom bite.

bite
keskinlik
bite
(böcek/yılan/vb.) sokmak
bite
rahatsız etmek
bite
parça lokma
bite
{f} zokayı yutmak
bite
sokmak oltaya vurmak yakmak aşındırmak
bite
{f} oltaya gelmek
bite
{f} (soğuk) yakmak
bite
{f} yakmak
bite
{f} (balık) oltaya vurmak
bite
{f} (bit, bit.ten)
الإنجليزية - الإنجليزية
bite
a wound resulting from biting by an animal or a person

    الواصلة

    a wound resulting from bi·ting by an a·ni·mal or a per·son

    التركية النطق

    ı waund rizʌltîng fırm baytîng bay ın änımıl ır ı pırsın

    النطق

    /ə ˈwound rēˈzəltəɴɢ fərm ˈbītəɴɢ ˈbī ən ˈanəməl ər ə ˈpərsən/ /ə ˈwaʊnd riːˈzʌltɪŋ fɜrm ˈbaɪtɪŋ ˈbaɪ ən ˈænəməl ɜr ə ˈpɜrsən/
المفضلات