Adımına dikkat et, yoksa bagajda yoculuk yapacaksın.
- Watch your step, or else you will trip on the baggage.
Gezilerinde çok bagaj taşımaz.
- He doesn't carry much baggage on his trips.
Afedersiniz, bu kadın kim?
- Excuse me, who is this woman?
O bencil bir kadındır.
- She is a selfish woman.
O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.
- He left his wife and shacked up with a woman half her age.
Sanırım, o kadın onun karısıdır.
- That woman is his wife, I think.
Şu kadını görüyor musun? O benim eşim.
- Do you see that woman? She's my wife.
Politikacı eşi olmayan bir kadını öperken kameraya yakalandı.
- The politician was caught on camera kissing a woman who is not his wife.
Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
- My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
Łazarz'nın çocukları, anneleri Felicja'nın dünyadaki en güzel bayan olduğunu düşünüyorlar.
- Children of Łazarz think their mother Felicja is the most beautiful woman in the world.
Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
- It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
Ev kadınların dünyasıdır, dünya erkeklerin evidir.
- The home is the woman's world, the world is the man's home.
Kyoko benim için valizimi taşıyacak kadar yeterince kibardı.
- Kyoko was kind enough to carry my baggage for me.
Benim yalnızca bu valizim var.
- I only have this baggage.
DA: You faggot, you; don't let on you don't know.
... Can we get one microphone to the woman in the middle? ...
... There's a woman there. ...