Keşke uyarılarını dinleseydim.
- I wish I had listened to your warnings.
Fakat onun uyarısını ihmal edemem.
- I cannot, however, neglect his warning.
Uyarımı dikkate almadı.
- He paid no attention to my warning.
Onun uyarısına hiç dikkat edilmedi.
- No attention was paid to his warning.
Tom Mary'nin uyarısına aldırmadı.
- Tom ignored Mary's warning.
Onun uyarısına hiç dikkat edilmedi.
- No attention was paid to his warning.
Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.
- Tom failed to heed warning signs.
Polis onu uyarmadan serbest bıraktı.
- The policeman let him off with a warning.
Tom Mary'ye uyarıcı bir görüntü verdi.
- Tom gave Mary a warning look.
... Traditionally, we think about some early warning systems. ...
... Google gives you an early warning and it tells you, hey, ...