تعريف a veranda في الإنجليزية التركية القاموس.
- veranda
- hayat üstü kapalı
- piazza
- meydan
Aziz Petrus meydanı, ya da Piazza San Pietro, Vatikan'daki Aziz Petrus Bazilikasının önünde yer almaktadır.
-Saint Peter's square, or the Piazza San Pietro, is located in front of St. Peter's Basilica in the Vatican.
- piazza
- kapalı balkon
- piazza
- taraça
- piazza
- veranda
- veranda
- balkon
- piazza
- üstü kapalı direkler altı
- piazza
- {i} (İtalyan şehirlerinde) meydan; pazar yeri
- piazza
- {i} üstü kapalı balkon
- piazza
- bilhassa italyan şehirlerinde meydan
- piazza
- {i} taraça (kapalı)
- piazza
- ev balkonu
- veranda
- {i} veranda
- veranda
- taraça
- veranda
- {i} camlı taraça
- veranda
- {i} veranda, hayat (üstü kapalı, üç yanı açık ve evin bir cephesinde boydan boya uzanan balkon)
المصطلحات ذات الصلة
تعريف a veranda في التركية التركية القاموس.
- veranda
- Camlı taraça
- veranda
- Camlı taraça: "... içeriye doğru veranda şeklinde bir girinti yapıp salonun cumba köşesine dayanır."- H. F. Ozansoy
- veranda
- Evleri kuşatan üstü kapalı ve camlı teras
المصطلحات ذات الصلة
تعريف a veranda في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- piazza
- veranda
- A veranda is a roofed platform along the outside of a house. an open area with a floor and a roof that is attached to the side of a house at ground level American Equivalent: porch (varanda)
- veranda
- a porch along the outside of a building (sometimes partly enclosed)
- veranda
- Alternate spelling of verandah
- veranda
- {i} open portico which is attached to the exterior of a building and is often roofed or partially enclosed, porch
- veranda
- An open, roofed gallery or portico, adjoining a dwelling house, forming an out-of-door sitting room
المصطلحات ذات الصلة
تعريف a veranda في التركية الإنجليزية القاموس.
- veranda
- {i} porch
Tom and Mary are sitting on the porch talking to each other.
-Tom ve Mary verandada oturup birbirleriyle konuşuyorlar.
Tom and Mary are sitting on the porch drinking coffee.
-Tom ve Mary kahve içerken verandada oturuyorlardı.
- veranda
- stoop
Tom was sitting on the stoop.
-Tom verandada oturuyordu.
- veranda
- patio
Something fell on the patio, but I could not see what it was.
-Verandanın üzerine bir şey düştü ama onun ne olduğunu göremedim.
This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
-Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
- veranda
- piazza
- veranda
- veranda, porch
- veranda
- verandah
I usually read on the verandah.
-Ben genellikle veranda üzerinde okurum.
- veranda
- veranda, verandah, porch
- veranda
- veranda
- veranda
- sun porch, sun parlor, solarium