Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
- The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
- When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
Genler DNA'nın belirli bir sıralanmasından oluşur.
- Genes consist of a specific sequence of DNA.
Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.
- We have specific proof of your innocence.
Daha spesifik olur musun?
- Can you be more specific?
O senin için yeterince spesifik mi?
- Is that specific enough for you?
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.
O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
- Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.