Bir tedavi hastalığı tedavi edecektir.
- A treatment will cure the disease.
Daha iyi tedavi hakkına sahiptir.
- He is entitled to better treatment.
Böylesine bir muameleye katlanmazlar.
- They will not stand for such treatment.
Sana bir istisna yapsam, aynı muameleyi herkes bekleyecektir.
- If I make an exception for you, everyone will expect the same treatment.
Biz beyazlatma gibi işlemleri yaparız. Ayrıca tütün lekesi çıkarırız ve diğer temizleme işlemlerini yaparız.
- We carry out treatments like whitening. We also do tobacco stain removal and other cleaning procedures.
Böyle bir davranışa alışık değilim.
- I'm not accustomed to such treatment.
Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.
- A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply.
Firstly, I continue to base most species treatments on personally collected material, rather than on herbarium plants.