Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.
- Three men menaced him with knives.
Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
- When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
Facebook, Twitter, YouTube ve Blogger hayatımızı tehdit ediyor.
- Facebook, Twitter, YouTube and Blogger are threatening our life.
Hem erkekleri hem de kadınları tehdit eden tehlikeler vardır.
- There are dangers that threaten both men and women.
Meteor çarpmaları ciddi bir tehlikedir.
- Meteor strikes are a serious threat.
Kimse Tom'un gözünü korkutmadı..
- No one threatened Tom.
Tom Mary'yi tehdit etmekle terk etti.
- Tom threatened to leave Mary.
Tüm yapmak istediğimin Tom'u tehdit etmek olduğuna yemin ederim.
- I swear all I meant to do was to threaten Tom.
Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
- Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
Senin tehditlerin beni hiç korkutmuyor.
- Your threats don't scare me at all.
Tehditlerin bizi korkutmuyor.
- Your threats don't frighten us.
Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.
- Three men menaced him with knives.
Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
- They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
- Someone made a threat to kill that politician.
An hideous Geant horrible and hye, / That with his talnesse seemd to threat the skye .
A strange man menaced her with a knife.
- A strange man threatened her with a knife.
... backed by the threat of force is why Syria's chemical weapons are being ...
... a TPM threat model that crooks or governments or police forces or some other adversary try ...