Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.
- Three men menaced him with knives.
İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
- The labor unions had been threatening the government with a general strike.
Facebook, Twitter, YouTube ve Blogger hayatımızı tehdit ediyor.
- Facebook, Twitter, YouTube and Blogger are threatening our life.
Fırtına tehlikesi var.
- There is a threat of a storm.
Meteor çarpmaları ciddi bir tehlikedir.
- Meteor strikes are a serious threat.
Kimse Tom'un gözünü korkutmadı..
- No one threatened Tom.
İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
- The labor unions had been threatening the government with a general strike.
Tom Mary'yi tehdit etmekle terk etti.
- Tom threatened to leave Mary.
Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
- Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
Kimse Tom'un gözünü korkutmadı..
- No one threatened Tom.
Senin tehditlerin beni korkutmuyor.
- Your threats don't frighten me.
Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.
- Three men menaced him with knives.
Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
- They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
- Someone made a threat to kill that politician.
An hideous Geant horrible and hye, / That with his talnesse seemd to threat the skye .
A strange man menaced her with a knife.
- A strange man threatened her with a knife.
... backed by the threat of force is why Syria's chemical weapons are being ...
... from this threat. >> PHILLIPS: Great. Okay. Well, that concludes ...