O, asla sır saklayamaz.
- She can never keep a secret.
Onu sır olarak saklamak için ona söz verdim.
- I promised him to keep it secret.
Bunu gizli tutmak niyetinde değildim.
- I didn't mean to keep it secret.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Görünen o ki, o sırrı saklıyor.
- It seems that she is keeping that secret.
Birbirimizden saklımız yok.
- We have no secrets from each other.
Bu albümde saklı gizemli şarkı var.
- There's a secret song hidden on this album.
Gizem bir sır olarak kalacak.
- The secret will remain a secret.
Sen çok gizemli görünüyorsun.
- You seem to be very secretive.
Bu albümde saklı gizemli şarkı var.
- There's a secret song hidden on this album.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Gizli servis onu saldırıya karşı koruyor.
- The secret service guards him against attack.