a thing possible; that which may take place or come into being

listen to the pronunciation of a thing possible; that which may take place or come into being
الإنجليزية - التركية

تعريف a thing possible; that which may take place or come into being في الإنجليزية التركية القاموس.

possibility
olasılık

Tom Mary'nin Cuma gecesi çocuklara bakıcılık yapmayı kabul edeceğine dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor. - Tom thinks there's a good possibility that Mary will agree to babysit the children on Friday night.

Tom'un tutuklanacağına dair küçük bir olasılık var. - There's a small possibility that Tom will be arrested.

possibility
{i} imkân

Tom, şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapse mahkum edildi. - Tom has been sentenced to life in prison without the possibility of parole.

possibility
{i} ihtimal

Tom hatalı olduğu ihtimalini düşünmeye bile isteksiz görünüyor. - Tom seems to be unwilling to even consider the possibility that he is wrong.

Tom Mary'nin ondan hoşlanmamış olma ihtimalini kabul edemedi. - Tom couldn't rule out the possibility that Mary didn't like him.

possibility
{i} olanak
possibility
olurluk
possibility
olabilirlik
possibility
gerçekleşmesi mümkün olan olay
possibility
olasılık/olanak
الإنجليزية - الإنجليزية
possibility
a thing possible; that which may take place or come into being
المفضلات