Tom'un Mary'nin başka biriyle görüştüğüne dair bir önsezisi vardı.
- Tom had a hunch that Mary was seeing someone else.
Yağmur yağacağına dair bir önsezim var.
- I have a hunch that it will rain.
Yaşlı bir kamburun caddeyi geçmesine yardım ettim.
- I helped an old hunchback cross the street.