Ve yolcular onu hatırlıyor mu?
- And do the travellers remember him?
Birçok ülkeden gezgin geldi.
- The travelers came from many lands.
Gezgin, akşam New York'a ulaştı.
- The traveler arrived in New York in the evening.
Turistler karanlıktan önce yolculuklarını bitirmeli.
- Travelers should finish their journey before dark.
O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
- She provided the traveler with food and clothing.
Ben çok gezgin değilim.
- I am not much of a traveller.
Kısacası, misafirler ve gezginler arasında bir fark vardır.
- In short, there is a difference between guests and travellers.
Mary, muhtemelen asla bir yerde yerleşip kalmayacak uslanmaz bir seyyahın çocuğudur.
- Mary is the kind of inveterate traveller who will probably never settle down in one place.
Evliya Çelebi 17. yüzyılda yaşamış bir Türk seyyahıdır.
- Evliya Celebi was a Turkish traveller who lived in the 17th century.