O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.
- He received a telegram saying that his mother had died.
O, bana acil bir telgraf gönderdi.
- She sent me an urgent telegram.
Ağ televizyonda kullanılan saygısız dil küçük çocuklu ebeveynlerin kabloluya abone olmayı istememelerine sebep oluyor.
- The profane language used on network television makes many parents with young children not want to subscribe to cable.
Tüm kasaba kablolu TV'ye sahip.
- The whole town has cable TV.
Elektrik kabloları bakırdan yapılmıştır.
- Electricity cables are made of copper.
Kablo elektrikli değil.
- The cable is not electrified.