Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
- Japan consumes a lot of paper.
Geçen yıl yaklaşık bu zaman çok fazla kar vardı.
- We had a lot of snow about this time last year.
Yolda birçok hayvan gördü.
- She saw a lot of animals on the road.
Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir.
- A lot of English words are derived from Latin.
Onun ne de çok kitabı var!
- What a lot of books he has!
O okulunu çok seviyor.
- She likes her school a lot.
Bir hayli mücevher satın aldın.
- You bought a lot of jewels.
Bilgisayarda bir hayli deneyimin var, değil mi?
- You have a lot of experience in computers, don't you?
Partide pek çok oyun oynadık.
- We played a lot of games at the party.
Bu sözlük pek çok bilgi içermektedir.
- This dictionary contains a lot of information.
Dün Japonya'da bir sürü bina deprem dolayısıyla yıkıldı.
- A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday.
Kawasaki'de bir sürü fabrika var.
- There are a lot of factories in Kawasaki.
There are a super lot of ants in that ant house.
I have a lot of things to say.
It's a lot harder than it looks.
I go swimming a lot.
A lot depends on whether your parents agree.