O şimdilik kâfi gelecektir.
- That will be enough for the time being.
On bin yen yeterli mi?
- Is ten thousand yen enough?
Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
- There was food enough for us all.
Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
- There was food enough for us all.
Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
- Does Tom earn enough money to live in the city?
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Sana yeterince teşekkür edemem.
- I can't thank you enough.
Sadece yeteri kadar kaynatılır.
- It is boiled just enough.
Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır.
- This book is easy enough for me to read.
Bu yiyecek yeterince besleyici değil.
- This food's not nourishing enough.
Bazı köpek sahipleri köpeklerini yeterince besleyip beslemediklerini merak ediyorlar.
- Some dog owners wonder if they are feeding their dogs enough.
Burada yeterli miktara sahibiz.
- We've got enough here.
Yetersiz beslenme, yeterli miktarda yiyecek almama anlamına gelen yaygın bir yanlış kavramadır.
- It is a common misconception that malnutrition means not getting enough food.