a substitute

listen to the pronunciation of a substitute
الإنجليزية - التركية

تعريف a substitute في الإنجليزية التركية القاموس.

substitute
{f} yerine geçirmek
substitute
yerine geçmek
substitute
yedek oyuncu

Sizin yedek oyuncunuz zaten seçildi. - Your substitute has already been picked out.

substitute
{i} yerine geçen kimse
substitute
yedek

O sınıf, okulun ilk haftası için bir yedek öğretmene sahipti. - That class had a substitute teacher for the first week of school.

Tofu, et için bir yedek olarak kullanılabilir. - Tofu can be used as a substitute for meat.

substitute
temsilci
substitute
{i} 1. (geçici bir süre için) başkasının yerine geçen/konuşan kimse; başkasının görevini yapan kimse; başkasına vekâlet eden kimse, vekil
substitute
yerini almak
substitute
bedel
sub
alt-
substitute
(Bilgisayar) yerinekoy
substitute
yerine kullanmak
sub
(Bilgisayar) aşağıda

Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar. - The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.

Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz. - You can watch movies with English subtitles using this link.

substitute
dublör
substitute
ornatmak
substitute
başkasının görevini yapan
substitute
yerine çalıştırmak
substitute
yedek öğretmen

O sınıf, okulun ilk haftası için bir yedek öğretmene sahipti. - That class had a substitute teacher for the first week of school.

Bir yedek öğretmen olarak iş buldum. - I've taken a job as a substitute teacher.

substitute
(Kanun) birinin yerine geçmek
substitute
(Ticaret) mümessil
substitute
ikame etmek
substitute
ihtiyat
substitute
yerine koyma
substitute
(Gıda) yerine geçen

Profesör Rosa'nın yerine geçen öğretmen Arjantinlidir. - The teacher who substituted for professor Rosa is from Argentina.

substitute
(Kanun) vekil etmek
substitute
vekalet ettirmek
substitute
(Tıp) yerine geçme
substitute
vekalet etmek
sub
denizaltı

Hayatımda sarı bir denizaltı hiç görmedim. - I've never seen a yellow submarine in my life.

Denizaltı sonunda yüzeye çıktı. - The submarine finally came to the surface.

sub
alt

Doğru olan cümleleri değiştirmeyiniz. Bunun yerine, doğal-görünen alternatif çeviriler önerebilirsiniz. - Don't change sentences that are correct. You can, instead, submit natural-sounding alternative translations.

Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir. - It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.

substitute
yerine koymak/kullanmak
substitute
vekil

Hepinizin yeni vekil öğretmeninizle tanışmanızı istiyorum. - I want you all to meet your new substitute teacher.

Vekil öğretmen buraya gelene kadar sessizce bekleyin. - Wait quietly until the substitute teacher gets here.

substitute
{f} yerine koy

Bu yerine koymak için bulmak istediğim bir kelime. - It's a word I'd like to find a substitute for.

sub
okyanus veya deniz tabanının altındaki jeolojik katmanları ifade eder
substitute
(isim) başka bir şeyin yerine kullanılan veya kullanılabilen şey
substitute
(fiil) for -i (başka bir şeyin) yerine kullanmak
substitute
(isim) (geçici bir süre için) başkasının yerine geçen/konuşan kimse; başkasının görevini yapan kimse; başkasına vekâlet eden kimse, vekil; başkasının yerine geçirilen kimse
substitute
(fiil) for (geçici bir süre için) (başkasının) yerine çalışmak; (başkasına) vekâlet etmek; -i (başkasının) yerine çalıştırmak; -i (başkasına) vekâlet ettirmek; -i (başkasının) yerine geçirmek
substitute
(fiil) spor for (yedek oyuncuyu) (başka bir oyuncunun) yerine oynatmak
substitute
(isim) yedek oyuncu
substitute
(sıfat) başka bir şeyin yerine kullanılan veya kullanılabilen
substitute
(isim) yedek öğretmen
substitute
(sıfat) (geçici bir süre için) başkasının yerine geçen/çalışan, başkasının görevini yapan; başkasına vekâlet eden; başkasının yerine geçirilmiş
substitute
tutamaz
sub
ters [mat.]
sub
bazik
sub
{e} içinde

Bu konuda anlaşma içindeyiz. - We are in agreement on this subject.

Kültürler içinde alt kültürler vardır. - There are subcultures within cultures.

sub
bazlı
sub
{e} altına

Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi. - The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.

Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir. - It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.

sub
{f} yerini doldurmak
sub
{e} içine

Denizaltı suyun içine daldı. - The submarine submerged in the water.

sub
(Tıp) Alt, altında (bulunan)
sub
submarine subordinate
sub
i., k.dili. sub- önekiyle başlayan bazı sözcüklerin kısası: subaltern, submarine, subordinate, subscription, substitute
sub
evrik
sub
alt/avans
sub
yardımcı
sub
substitute gibi
sub
pref. alt
substitute
{i} başka sözcüğün yerine geçen sözcük
substitute
(Tıp) Bir şeyin yerine konan başka bir şey, diğeri yerine kullanılan madde (ilaç, v.s.)
substitute
(Askeri) İKAME ETMEK, YERİNE KOYMAK
substitute
(geçici bir süre için) başkasının yerine geçen/konuşan kimse; başkasının görevini yapan kimse; başkasına vekâlet eden kimse, vekil
substitute
bedel olarak koymak
substitute
yerini al/yerine koy
substitute
yedek, yerine koymak Yerine
substitute
yedek/vekil
substitute
yardımcı
substitute
(Tıp) Bir şeyin yerine başka bir şey koymak
الإنجليزية - الإنجليزية
sub
substitute
To serve as a replacement (for someone or something)

Accumulation of wealth by this route may substitute for personal saving.

substitute
To use in place of something else, with the same function

I had no shallots so I substituted onion.

substitute
In the phrase "substitute X for Y", to use X in place of Y

I had to substitute new parts for the old ones.

substitute
A player who is available to replace another if the need arises, and who may or may not actually do so
substitute
In the phrase "substitute X with/by Y", to use Y in place of X

I had to substitute old parts with the new ones.

substitute
To remove (a player) from the field of play and bring on another in his place

He was playing poorly and was substituted after twenty minutes.

substitute
{v} to put in the place of another
substitute
{n} one who acts for another, a deputy, one thing used in place of another
substitute
{s} of or pertaining to a substitute, acting as a substitute; made up of substitutes
substitute
In team games such as football, a substitute is a player who is brought into a match to replace another player. Coming on as a substitute, he scored four crucial goals for Cameroon
substitute
a replacement or stand-in for something that achieves a similar result or purpose
substitute
artificial and inferior; "ersatz coffee"; "substitute coffee"
substitute
be a substitute; "The young teacher had to substitute for the sick colleague"; "The skim milk substitutes for cream--we are on a strict diet"
substitute
If you say that one thing is no substitute for another, you mean that it does not have certain desirable features that the other thing has, and is therefore unsatisfactory. If you say that there is no substitute for something, you mean that it is the only thing which is really satisfactory. The printed word is no substitute for personal discussion with a great thinker There is no substitute for practical experience
substitute
A replacement for the item of business under consideration There are substitute amendments and substitute bills If a substitute bill is offered by a committee it is called a committee substitute If a substitute is offered when the bill is being perfected, it is called a House Substitute or a Senate Substitute If it is offered by a conference committee it is called a Conference Committee Substitute
substitute
act as a substitute; "She stood in for the soprano who suffered from a cold"
substitute
One who, or that which, is substituted or put in the place of another; one who acts for another; that which stands in lieu of something else a person who enlists for military service in the place of a conscript or drafted man
substitute
a player who comes into the game to replace a player on the court
substitute
A motion, amendment or entire bill introduced in place of the pending legislative business Passage of a substitute measure kills the original measure by replacing it The substitute may also be amended
substitute
A good that can replace another, so that a rise in the price of one increases demand for the other (p 79)
substitute
A motion, an amendment or an entire bill that is introduced to replace the pending legislative business
substitute
A substitute is something that you have or use instead of something else. tests on humans to find a blood substitute made from animal blood
substitute
put in the place of another; switch seemingly equivalent items; "the con artist replaced the original with a fake Rembrandt"; "substitute regular milk with fat-free milk"
substitute
an athlete who plays only when another member of the team drops out
substitute
a good that has many of the same characteristics of, and can be used in place of, another good (chapter 3)
substitute
to replace with something that should function the same way
substitute
{i} replacement, person or thing that takes the place of another
substitute
A good that can be used in place of another good
substitute
a person or thing that takes or can take the place of another
substitute
To put in the place of another person or thing; to exchange
substitute
a person or thing that takes or can take the place of another an athlete who plays only when another member of the team drops out put in the place of another; switch seemingly equivalent items; "the con artist replaced the original with a fake Rembrandt"; "substitute regular milk with fat-free milk"
substitute
If you substitute one thing for another, or if one thing substitutes for another, it takes the place or performs the function of the other thing. They were substituting violence for dialogue You could always substitute a low-fat soft cheese Would phone conversations substitute for cosy chats over lunch or in the pub after work? He was substituting for the injured William Wales. + substitution substitutions sub·sti·tu·tion In my experience a straight substitution of carob for chocolate doesn't work
substitute
{f} replace, exchange, interchange, put in the place of another; take the place of another
substitute
Put numbers into a formula Replace letters with numbers in a formula
substitute
someone who takes the place of another (as when things get dangerous or difficult); "the star had a stand-in for dangerous scenes"; "we need extra employees for summer fill-ins"
substitute
act as a substitute; "She stood in for the soprano who suffered from a cold
substitute
being a replacement or substitute for a regular member of a team
substitute
two goods are substitutes if the demand for one increases when the price of the other increases
substitute
a good for which demand increases when the price of a closely related good increases
substitute
products that can easily replace each other
substitute
capable of substituting in any of several positions on a team; "a utility infielder"
substitute
ersatz
a substitute

    الواصلة

    a sub·sti·tute

    التركية النطق

    ı sʌbstıtut

    النطق

    /ə ˈsəbstəˌto͞ot/ /ə ˈsʌbstəˌtuːt/

    فيديوهات

    ... to have the government substitute itself for the rights of free individuals. And what we're ...
    ... that advertising revenues online will never substitute, ...
المفضلات