a struggle, strong endeavor, attempt

listen to the pronunciation of a struggle, strong endeavor, attempt
الإنجليزية - التركية

تعريف a struggle, strong endeavor, attempt في الإنجليزية التركية القاموس.

effort
{i} gayret

Her sabah erken kalkmaya gayret edeceğim. - I'll make an effort to get up early every morning.

Çok az bir gayretle kitabı yazdı. - She wrote the book with very little effort.

effort
{i} çaba

Çabalar sonuç getirmedi. - The efforts brought about no effect.

Çabalar her zaman faydalı olmaz. - Efforts do not always pay off.

effort
(Askeri) GAYRET, ÇALIŞMA, ÇABA
effort
(Askeri) çalışma

Çalışma çok fazla enerji alır fakat bu çabaya değer. - Study takes a lot of energy, but it is worth the effort.

Gece boyu süren sağanak yağış, mahsur kalan feribottaki kazazedeleri kurtarma çalışmalarına sekte vurdu. - Heavy rain throughout the night has hampered efforts to rescue survivors from the stricken ferry.

effort
ceht
effort
teşebbüs
effort
çaba harcama

Tom özür dilemek için hiçbir çaba harcamadı. - Tom made no effort to apologize.

O, çaba harcamadan ağaca tırmandı. - He climbed up the tree without effort.

effort
{i} çabalama
effort
kudret
effort
effortless gayretsiz
effort
{i} girişim

Böyle zor zamanlarda girişimin hiçbir sıradan derecesi şirketi tehlikeden uzak tutmayacaktır. - In difficult times like these, no ordinary degree of effort will get our company out of danger.

effort
{i} deneme
effort
{i} gayret, çaba, efor
effort
kendini sıkma
effort
çaba göstermeyen
effort
{i} eser
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} effort
a struggle, strong endeavor, attempt
المفضلات