Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
İki taraf, sıcak yaz güneşinde saatlerce mücadele ettiler.
- The two sides struggled for hours in the hot summer sun.
Bilek güreşi yapmak ister misin?
- Do you want to arm wrestle?
En sevdiğin güreşçi kimdir?
- Who's your favorite wrestler?
Neden her zaman bu tür sorunlarla mücadele etmek gerekiyor?
- Why do I always need to struggle with such problems?
Mücadele etmek zorunda değilsin.
- You don't have to struggle.
Hep mücadele etmek zorundaydık.
- We always had to struggle.
Neden her zaman bu tür sorunlarla mücadele etmek gerekiyor?
- Why do I always need to struggle with such problems?
İnsanlar yoksulluğa karşı mücadele etti.
- People struggled against poverty.
Aslan kafesinden dışarı çıkmak için mücadele etti.
- The lion struggled to get out of his cage.
O kalkmak için çabaladı.
- She struggled to get up.
Tom kazadan sonra tekrar yürümek için çabaladı.
- Tom struggled to walk again after the accident.
Tom, Mary ile mücadele etti.
- Tom wrestled with Mary.
Bir savaş işareti yok.
- There's no sign of a struggle.
Bu savaş, bir yaşam ya da ölüm mücadelesi gibi görünüyordu.
- That fight seemed like a life-or-death struggle.
Tom kazadan sonra tekrar yürümek için çabaladı.
- Tom struggled to walk again after the accident.
O kalkmak için çabaladı.
- She struggled to get up.
Birkaç ay boyunca uğraştım.
- I struggled for a few months.
Benim iki saat uğraştığım problemi beş dakikada çözdü.
- He solved the problem in five minutes that I had struggled with for two hours.
Tom güreşmek istediğini söyledi.
- Tom said he wanted to wrestle.
During the centuries, the people of Ireland struggled constantly to assert their right to govern themselves.
... and we struggle economically for many years ...
... that's how it all started you know going to my own and and financial struggle and ...