Evin etrafında taş bir duvar vardı.
- The house had a stone wall around it.
Posterler çabucak duvarlardan söküldü.
- The posters were immediately removed from the wall.
Lütfen masayı duvarın yanına koy.
- Please put the table next to the wall.
Tom kapının yanındaki duvara dayanıyordu.
- Tom was leaning against the wall near the door.
Eski şehir surlarla çevrilidir.
- The old city is surrounded by walls.
Bir sur, kentin antik bölümünü kuşatıyordu.
- A wall surrounded the ancient part of the city.