Bu bir keman değil. O bir viyola.
- This isn't a violin. It's a viola.
Viyola çaldığını duydum ve sen çok iyi değilsin, değil mi?
- I've heard you play the viola and you're not very good, are you?
Tom Viyolayı nasıl çalacağını biliyor.
- Tom knows how to play the viola.
Onun biri piyanist ve diğeri bir viyolacı olan iki kızı vardır.
- He has two daughters, one is a pianist and the other is a violist.