a stream or spring of fresh water

listen to the pronunciation of a stream or spring of fresh water
الإنجليزية - التركية

تعريف a stream or spring of fresh water في الإنجليزية التركية القاموس.

fresh
{s} taze

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım. - Before going to work in Paris I have to freshen up on my French.

Taze ıstakozun görünüşü iştahımı açtı. - The sight of fresh lobster gave me an appetite.

fresh
{s} körpe
fresh
fresh air camp açık hava kampı
fresh
yaş

Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar. - Such fishes as carp and trout live in fresh water.

O balık tatlı suda yaşar. - That fish lives in fresh water.

fresh
dirilik
fresh
kütür kütür
fresh
yorulmamış
fresh
dinç

Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim. - Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.

fresh
arsız
fresh
çiçeği burnunda
fresh
sulu
fresh
tatlı temiz
fresh
küstah

Bana karşı küstahlık yapma. - Don't be fresh to me.

fresh
rüzgârlı ve serin
fresh
kullanılmamış
fresh
toy
fresh
taze pişmiş

Ben taze pişmiş ekmek kokusunu severim. - I love the smell of fresh baked bread.

Bu dükkâna her ne zaman gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar. - Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.

fresh
{s} günlük
fresh
{s} yüzsüz
الإنجليزية - الإنجليزية
fresh
a stream or spring of fresh water

    الواصلة

    a stream or spring of fresh wa·ter

    التركية النطق

    ı strim ır spırîng ıv freş wôtır

    النطق

    /ə ˈstrēm ər spərˈəɴɢ əv ˈfresʜ ˈwôtər/ /ə ˈstriːm ɜr spɜrˈɪŋ əv ˈfrɛʃ ˈwɔːtɜr/
المفضلات