İstasyonun önünde bir çeşme var.
- There's a fountain in front of the station.
Tenis kortu yanında bir çeşme var.
- There's a drinking fountain by the tennis court.
Birçok çiçekler baharda çiçeklenmeye başlar.
- Many flowers start blooming in springtime.
Önümüzdeki bahar Hawaii'ye gitmek istiyorum.
- Next spring I want to go to Hawaii.
İlkbaharı sonbahara tercih ederim.
- I prefer spring to fall.
İlkbahar bitti ve yaz geldi.
- Spring is over and summer has come.
Bu saf kaynak suyudur.
- This is pure spring water.
Köyün merkezinde bir kaynak var.
- There's a spring in the center of the village.
Şimdi çocuk zaten pınara düştü.
- Now the child has already fallen in the fountain.
Dolmakalemle yazmayı severim.
- I like writing with a fountain pen.
Yanınızda bir dolmakaleminiz var mı?
- Do you have a fountain pen with you?
Pınarda susuzluklarını giderdiler.
- They satisfied their thirst at the spring.
Aslında bir pınar vardı, ama kurumuştu.
- There was a spring indeed, but it was dry.
Baharın gelişini dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to the return of spring.
Bu fikir seks hakkında daha fazla tartışmalar için bir sıçrama tahtasıydı.
- That idea was a springboard for further discussions about sex.
İngilizcede sigara böreğine neden bahar sarması dendiğini biliyor musun?
- Do you know why spring rolls are called spring rolls?
Bu fikir seks hakkında daha fazla tartışmalar için bir sıçrama tahtasıydı.
- That idea was a springboard for further discussions about sex.
Son bahar tatilim sırasında yurt dışındaki gezi masraflarımı ödemek için bir restoranda iş buldum.
- During my last spring vacation I took a job in a restaurant to help pay the costs of my trip abroad.
discover, at least in some degree, the secret springs and principles, by which the human mind is actuated in its operations?.
... prepared for the spring after this strongest five-year stretch a farm ...
... happened in the Middle East and the Arab Spring, ...