Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü.
- Jane's farewell speech made us very sad.
Konuşma yarım saat sürdü.
- The speech lasted thirty minutes.
Ben neredeyse dilsizim.
- I'm almost speechless.
İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.
- In English there are eight main parts of speech: noun, verb, adjective, adverb, pronoun, preposition, conjunction and finally interjection.
Başkan, muhabire demeç verdi.
- The president handed the speech to the reporter.
O sadece bir konuşma şekliydi.
- It was just a figure of speech.
Bu sadece bir konuşma şekli.
- It's just a figure of speech.
Nefret söylemi olarak etiketleme konuşma sosyal baskı vasıtasıyla ifade özgürlüğünü sınırlamak için bir yoldur.
- Labelling speech as hate speech is a way to limit free speech by means of social pressure.
Senin konuşma tarzını kullanmak için, onun seni sevip sevmediğini bilmiyorum; ama onun döneceğini biliyorum.
- I do not know if, to use your manner of speech, he loves you; but I know that he will return.
Onun konuşma tarzını sevmedi.
- He did not like her manner of speech.
Sadece insan konuşma yeteneğine sahiptir.
- Only human beings are capable of speech.
It was hard to hear the sounds of his speech over the noise.
The candidate made some ambitious promises in his campaign speech.
... for freedom of speech for free flow of information. ...
... I'm going to miss my speech. ...