Gerçekten yüksek sesle bağırmak zorunda mıydın?
- Did you really have to yell that loud?
Fazla bağırmaktan sesim kısıldı.
- I am hoarse from yelling so much.
Bilgisayarınıza bağırmak işe yaramaz.
- Shouting at your computer will not help.
Bağırmak zorunda değilsin.
- You don't have to shout.
Tom bana bağırmak zorunda değildi.
- Tom didn't have to yell at me.
Mary onun kızına bağırmakla ilgili kendini suçlu hissetti.
- Mary felt guilty about yelling at her daughter.
Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.
- Each house is within shouting distance of another.
Bilgisayarınıza bağırmak işe yaramaz.
- Shouting at your computer will not help.
Bağırmaktan sesleri kısıldı.
- They were all hoarse from shouting.
Ellerinden geldiği kadar yüksek sesle bağırdılar.
- They shouted as loudly as they could.
Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.
- Each house is within shouting distance of another.
Birinin bağırdığını duyduk.
- We heard somebody shout.
Dan çığlık atıp bağırıyordu.
- Dan was screaming and yelling.
Zirveye vardığımızda hepimiz çığlık attık.
- When we reached the summit, we all yelled out into the void.
Tom çığlık atıyordu ve bağırıyordu.
- Tom was screaming and yelling.
Zirveye vardığımızda hepimiz çığlık attık.
- When we reached the summit, we all yelled out into the void.
Man at the bar cos it was his shout.
... I'D LIKE TO ALSO SEND A SHOUT OUT TO ABNER JOHNSON. ...