Ertesi gün geminin enkazı kıyıda hulundu.
- The next day the wreck of the ship was discovered on the shore.
On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
O 60 yaşında ve hala sahilde kumdan kaleler inşa eder.
- He is 60 and still builds sand castles in the shore.
Tom ve Mary kamp yapacak bir yer arayarak sahil boyunca kanolarını kullandılar.
- Tom and Mary paddled their canoe along the shoreline, looking of a place to camp.
Kıyıya gitme yerine gemide kaldık.
- Instead of going ashore, we stayed on the ship.
Tom kıyıya gitmeyeceğini söyledi.
- Tom said he won't go ashore.
Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
Tom kıyıya gitmeyeceğini söyledi.
- Tom said he won't go ashore.
Tom kıyıya gitmediğini söyledi.
- Tom said he isn't going ashore.
The shores stayed upright during the earthquake.
... palaces built by the sultan spread further north along the western shore of ...
... this would be a good idea. And one summer, I was at the shore. We used to spend our summers ...