Ertesi gün geminin enkazı kıyıda hulundu.
- The next day the wreck of the ship was discovered on the shore.
Ben, kıyıdan yaklaşık bir mil ötede bir balıkçı teknesi gördüm.
- I saw a fishing boat about a mile off the shore.
O 60 yaşında ve hala sahilde kumdan kaleler inşa eder.
- He is 60 and still builds sand castles in the shore.
Tom tek başına sahil boyunca yürüdü.
- Tom walked along the shore alone.
Kıyıya gitme yerine gemide kaldık.
- Instead of going ashore, we stayed on the ship.
Tom kıyıya gitmeyeceğini söyledi.
- Tom said he won't go ashore.
Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
- Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
Tom kıyıya gitmeyeceğini söyledi.
- Tom said he won't go ashore.
Yüzücü, Cindy Nicholas, yorucu bir yüzmenin sonunda zorlukla Daver'de kıyıya vardı fakat Kanal Yüzme Derneğinden bir sözcü onun çok iyi bir durumda olduğunu duyurdu.
- The swimmer, Cindy Nicholas, barely made it ashore at Dover at the end of the exhausting swim, but a spokesman from the Channel Swimming Association announced that she was in very good shape.
The shores stayed upright during the earthquake.
... this would be a good idea. And one summer, I was at the shore. We used to spend our summers ...
... palaces built by the sultan spread further north along the western shore of ...